23 Ekim 2007 Salı

“Halkın gündemi işsizlik ve terör, Baykal’ın gündemi koltuk..”


“CHP’yi işgalden kurtaracağız”

Değerli basın mensupları, değerli konuklar, sevgili partili arkadaşlarım, değerli yurttaşlarım.

Öncelikle geçmiş bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.... Bildiğiniz gibi bu bayramı içimiz buruk, yüreğimiz acıyarak geçirdik. Huzurlarınızda şehitlerimizi rahmetle anıyor ve ailelerine, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlarım....Son günlerde hepinizin yakından takip ettiği gibi, ülkemiz cumhuriyet tarihinin en sorunlu dönemini yaşamaktadır. Seçim sonrası ortaya çıkan sonuç her ne kadar siyasi ve ekonomik istikrarın korunduğu gibi bir izlenim verse de Türkiye’nin içindeki ve çevresindeki sorunlar olağanüstü önem arzetmektedir. Halkımızın gündemindeki işsizlik ve geçim sıkıntısına bir de giderek artan terör belası eklenmiştir. Vatani görevlerini yapmakta olan gençlerimiz, onların aile ve yakınları sıkıntı ve acı içindedir. Terör bölgesinde bulunan yurttaşlarımız can korkusu içindedir. Tehdit altındadır. Siyasi gündemimiz ise bir hayli yüklü durumdadır. Terörün kaynaklandığı Kuzey Irak sorunu na.... Amerika Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler komisyonun da alınan sözde Ermeni Soykırımı kararı eklenmiştir. Siyasi gündemimizde bu hafta referandum vardır. Siyasi gündemimizde geleceğimizi belirleyecek yeni anayasamızın biçimlenmesi vardır.... Siyasi gündemimizde Avrupa Birliğinde açılan dosyaların müzakeresi vardır.

Değerli arkadaşlarım

Bütün bu büyük sorunları sayarken.... Görüyorsunuz ki.... Ülke insanımın çalışma sorunlarına, ülke insanımın eğitim sorunlarına, adalet sorunlarına, tarım sorunlarına, susuzluk sorununa, özellikle Balıkesir ve çevresinin son yıllardaki çevre sorunlarına bir türlü gelemiyoruz.

Değerli arkadaşlarım

Bütün bu sorunlar ve olaylar karşısında itirazım var .... İsyanım var... Bu sorunlar sadece iktidar partisine bırakılamayacak kadar ağır sorunlardır. Bazı sorunlar sadece iktidarla çözülmez. Bazı sorunlar tüm ülkeyi ilgilendiren ulusal sorunlardır. Türkiye bu sorunlar karşısında alternatifsiz bırakılamaz. Bu sorunlar karşısında ana muhalefet partisi ne yazık ki... Yoktur. Deniz Baykal ve arkadaşlarının yönetimindeki ana muhalefet partisi iktidar partisinin oluşturduğu gündemin peşine takılıp sürüklenmektedir.

Değerli arkadaşlarım

Ne yazık ki Deniz Baykal ve arkadaşlarının yönetimindeki ana muhalefet partisinin gerçek gündemi bu söylemeye çalıştığım Türkiye’nin gündemi değildir. Deniz Baykal ve arkadaşlarının gündemi işte bir kısmı da burada bulunan, gerçek partili ve yurtsever arkadaşları tasfiye etme sorunudur. Geçtiğimiz seçimlerde Baykal ve arkadaşlarına rağmen bir fazla oy alabilmek için fedakarca çalışan il başkanları, ilçe başkanları.... Gelen kurultay telaşı içinde bir... Bir... Görevlerinden alınmaktadır. Ben bu arkadaşların yaptığı görevleri daha önce yapmış bir arkadaşınız olarak, bu görevlerin ne büyük fedakarlık istediğini bilirim. Emek verirsiniz, ter dökersiniz, cebinizden para harcarsınız. Ama bilirsiniz ki her şey bir ideal uğrunadır. Hizmet edebilmek içindir. Değerli arkadaşlarım Türkiye’mizin bu kadar yüklü bir gündemi varken Deniz Baykal ve arkadaşları yönetim kurulunu toplayıp Mustafa Sarıgül’ü partiden uzaklaştırmayı, kendilerini eleştiren herkesi görevden veya partiden kovmayı düşünüyorlar.

Bütün işleri bıraktılar şimdi yeniden kurultay derdine düştüler...

Değerli arkadaşlarım...

Türkiye’nin gündemi çok hızlı değişiyor... 22 Temmuz seçimleri çabuk unutuluyor... Cumhuriyeti kuran partinin şu anda 37 ilde milletvekili yok. DSP li arkadaşI saymıyorum Balıkesir’de CHP li milletvekili yok. İktidar partisi iktidarda yıpranmasına rağmen oylarını 5.5 milyon arttırmış. Buna karşılık ana muhalefet partisi DSP + SHP + YTP + ANAP hatta başka desteklere rağmen oylarını ancak %1.5 arttırabildi. Demek ki bu destekler olmasa, meydanlardaki bayrak mitingleri olmasa.... Deniz Baykal ve arkadaşları yine barajda kalıyordu. Seçim öncesi halkımızın önüne hiç bir proje koyamayan, hiç bir ciddi çözüm öneremeyen Deniz Baykal ve arkadaşları... Seçim başarısızlığını önce imamlara, sonra da muhtarlara yıktılar.... Seçim sonuçlarından kendileri dışında Herkes suçluydu. Şimdi sıra örgüte geldi seçim sonuçlarından örgütü sorumlu tutuyorlar. Çünkü örgüt artık bu yönetimi savunamaz taşıyamaz durumdadır... Hiç kimse genel başkanın posterini duvara asmak istemiyor.

Değerli arkadaşlarım

Bakınız Deniz Baykal 29 Eylül 1990 günü 6. Olağanüstü kurultayda Sayın Erdal İnönü’ye bakınız ne diyor.... “değiştirilmesi gereken ne örgüt, ne kadro. Değiştirilmesi gereken Genel Başkan. Genel Başkan.... Artık tarihi misyonunuz bitti.... Deniz Baykal’ı tasfiye etmeye kalkacağına, işte meydan, Turgut Özal’ı tasfiye et de görelim” diyor....Şimdi bende kendisine aynı kendi lisanı ile sesleniyorum.... “Değiştirilmesi gereken ne örgüt, ne kadro. Değiştirilmesi gereken Deniz Baykal.... Artık süreniz bitti Sayın Baykal.... Sarıgül’ü tasfiye etmeye kalkacağına, işte meydan Tayyip Erdoğan’ı tasfiye et de görelim”

Değerli arkadaşlarım

Burada önemle dikkatinize sunmak istediğim şudur.

Türkiye gündemi bu kadar ağır olduğu halde.... Cumhuriyet Halk Partisine oy verenlerin her geçen gün azaldığı bir dönemde.... Koltuklarını korumak için, daha da küçülmeyi daha da daralmayı göze almış olmalarıdır. Parola 999 hedef iktidar hareketi CHP Genel Merkezi önündeki biriken büyük enerji mevcut yönetimi yeniden endişeye düşürmüştür. Yaklaşan yerel seçimler içlerindeki korkuyu daha da büyütmüştür... Dünya’da demokrasinin olduğu hiç bir ülkede... Demokratik tepkiler böylesine demokrasi dışı yöntemlerle cezalandırılamaz. Hele, sosyal demokrat sıfatı taşıyanlar için bu durum utanılacak bir durumdur. Halkımız artık bu dar gurubun karşısındadır. Onları esas korkutan halkın gücüdür. Çünkü halkımız artık partisini geri istiyor. Cumhuriyet Halk Partisi bu dar ve sığ kalıbın içine sığdırılamaz. Cumhuriyet Halk Partisini dar, tutucu, statükocu, hiç bir şey üretmeyen bir parti olarak görmek istemiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisini anayasal kurumların arkasına, sığınan, onları kalkan olarak kullanan bir parti olarak görmek istemiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisini ulusal değerlerimizi koltuk hesaplarına feda eden bir parti olarak görmek istemiyoruz. Tam tersine o değerleri her türlü etki ve akımdan uzak ve yukarıda tutmak istiyoruz. Bu nedenledir ki isyan ediyoruz. Partiden ihraç gayretleri, görevden alma gayretleri asla bizim bu isyanımızı önleyemez. Cumhuriyet Halk Partisi sadece üye kayıt defterinden ibaret değildir. Oradan silebilirler Ama halkın gönlünden silemeyeceklerdir.

Değerli arkadaşlarım

Bu gayretler boşuna gayretlerdir. Cumhuriyet Halk Partisi Deniz Baykal’ın tapulu malı değildir. Aldığı emaneti taşıyamamış koruyamamıştır. Daha fazla zarar vermeden halkımıza iade etmelidir. Beni ihraç etmekle, il ve ilçe yönetimlerini görevden alarak bu gerçeklerin üzerini örtemez. İçeride de olsak dışarıda da olsak bu gerçekleri söylemeye devam edeceğiz. Bizim bir iddiamız var. Bu iddiamızı sürdürüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisini yenileyeceğiz gençleştireceğiz. Parti yönetimi’nin yarısı 35 yaşın altında olacak Cumhuriyet Halk Partisi gündemin peşine takılan değil. Gündem belirleyen parti olacak. Cumhuriyet Halk Partisini bu statükocu yapısından kurtaracağız. Milletvekilleri Genel Başkanın değil halkın vekilleri olacak. Ülkenin kaderiymiş gibi belletilen ezberleri bozacağız. Partinin önüne ilk seçimde tek başına iktidar olma hedefi koyacağız.... Bunları söylüyoruz söylemeye de devam edeceğiz.. Baykal ve yönetimi ne yaparsa yapsın kurtuluşu yoktur. Süresi dolmuştur vakti gelmiştir. Sadece süreyi geciktiriyor....

Değerli arkadaşlarım

Arka panoda gördüğünüz gibi haklin gündemi işsizliktir, geçim sıkıntısıdır. Teröre kurban giden evlatlarıdır. Siyasetin gündemi Anayasadır. Amerikan Temsilciler Meclisinin kararıdır. Referandumdur. Sayın Baykal’ın gündemi Sarıgül’dür, görevden alınacak il ve ilçe yönetimleridir. Baykal’ın gündemi partiyi tahrip etmek partinin evlatlarını yok etmektir. En çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulan bu dönemde partiden adam eksiltme yarışı devam etmektedir. Baykal’ın sıkıntısı sadece koltuk sorunudur.

Değerli arkadaşlarım

Türkiye 70 milyonluk büyük bir ülkedir. Benim ulusum da büyük bir ulustur.... Bu sorunların altından kalkacak çok sayıda evladı vardır. Ayrıca Türkiye’de tek çözüm yoktur.... Sayısız alternatif yaratmak mümkündür. Bu ülkenin sorunlarını çözmeye hazırız.... Önümüzü tıkayanları, partimizi işgal edenleri halkimizla birlikte süpüreceğiz... Tüm partili arkadaşlarımı ve yurttaşlarımı, özellikle gençleri, yalniz partimizin değil, Türkiye’nin önünü tıkayanlarla karşı mücadeleye çağırıyorum. Halkımız yalnız değildir... Bu iktidar da... Alternatifsiz değildir. Aracılığınızla halkımın takdirine sunuyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum.

Hiç yorum yok: